

Genellikle Kazdağları'nda ekim -kasım aylarında baş gösteren ''melki'' yani Kanlıca mantarı mevsimi sona ermek üzere. Bu yıl her zamankinden çok daha fazla hasat alınmış. Bunun nedeni havanın nem miktarındaki fazlalıkmış. Melki almaya bir türlü doyamayan, her seferinde en az 3 kilo tarttıran insanları en çok bu yıl görmem boşuna değilmiş demek ki. Üstelik kilosu ancak 150 TL'ye inebildi. Kültür mantarını bile çekinerek satın alan bendenizin ise hangi tezgâhta melki görse ürperdiği doğrudur. Her tarafı küflenmiş gibi görünen bu mantarı alan kişilere ağzım açık ve de korkuyla baktığım da. Ta ki geçen haftaya kadar.
Herhalde bunca insanın bir bildiği vardı. Melkiseverler için hazırladığım tek soru kurtarıcı oldu. O küfe benzeyen lekelerin yıkarken çıkıp çıkmadığı. Çıktığını söylediler. Bir de nasıl pişirildiği vardı. ''Yıkadıktan sonra una bulayıp yağda kızartılıyor. O kadar,'' dediler. Şeytanın bacağını kırıp yarım kilo almaya karar verdim.

















